15 Eylül 2018 Cumartesi

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN SON AYASOFYA KARARI



Geçtiğimiz günlerde Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği tarafından, Ayasofya’nın ibadete açılması için, Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuru kabul edilemez bulunmuştur. Derneğin bu talebi din ve vicdan hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına dayanmaktadır. Biz burada Ayasofya’nın hukuki durumunu veya talebin haklılığını incelemeyecek, bu talep Anayasa Mahkemesi tarafından, neden kabul edilemez bulunmuştur, buna bakacağız.


İlgili dernek, Anayasa Mahkemesi’ne gelene kadar, 2004 yılında Başbakanlığa, Ayasofya’da ibadet yapılması için yeni bir düzenleme yapılmasını istemiştir. Ancak dönemin Başbakanlık yetkilileri tarafından, bu başvuruya yanıt dahi verilmemiştir. Bunun üzerine dernek, 2005 yılında Bakanlar Kurulu'nun Ayasofya'nın müze yapılmasına dair kararının iptali için Danıştay'da dava açtı. Danıştay 10. Dairesi, derneğinin iptal talebini reddetti. Dernek bu karara karşı karar düzeltme başvurusunda bulundu. Ancak Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulun’da başvurunun reddine karar verildi. Dernek son olarak 2015 yılında Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştur. Bu başvuru da geçtiğimiz günlerde, kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.

Bir bireysel başvurunun, Mahkeme’de derinlemesine araştırma ve incelemeye tabi tutulabilmesi için, başvurunun kabul edilebilirlik inceleme sürecini geçmesi gerekmektedir. Kabul edilebilirlik incelemesi süreci, başvuruların esas inceleme aşaması öncesinde yalnızca bu yönüyle,  alabildiğince süratle inceleyip değerlendirmek ve kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamayanların daha sürecin başında ayıklamak üzere yapılandırılmış özel mekanizmayı ifade etmektedir.[1]

Bu süreçte ilk olarak idari inceleme süreci olan Bireysel Başvuru Bürosu’nun yaptığı inceleme gelir. Burada evraklar ve başvurunun şekil şartları incelenir, varsa eksiklerin tamamlanması için başvurana süre verilir. Bu süreçten sonra komisyon veya bölümlerce yapılan kabul edilebilirlik incelemesi gelir. Kabul edilebilirlik incelemesinde, başvuru mükerrer olup olmadığı, kişi, yer, zaman ve konu itibarıyla mahkemenin yetkisine girip girmediği, başvuru yollarının tüketilip tüketilmediği ve başvurunun açıkça dayanaksız olup olmadığı, başvurunun hakkın kötüye kullanımını teşkil edip etmediği, önemli bir zararın bulunup bulunmadığı ve başvurunun anayasal açıdan öneminin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.

Başvurunun esastan incelemesine geçilmeden önce, ön koşul olan kabul edilebilirlik kriterleri, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45., 46., 47. maddelerinde ve 48. maddenin (2) numaralı fıkrasında düzenlenmiştir.

İşte başvurunun kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez buluşu bu kanunun 46. maddesine dayanmaktadır. Bu maddenin ikinci fıkrasına göre:  “Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz. Özel hukuk tüzel kişileri sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilir.”

Bu madde açısından yapılan kabul edilebilirlik incelemesinden anlaşılacağı üzere, dernek bir tüzel kişiliktir. Bir derneğin, Ayasofya’da din ve vicdan hürriyetinin ihlal edilmesi mümkün değildir. Yani bu derneğin, tüzel kişiliğine ait herhangi bir hakkı ihlal edilmemiştir. Böylece Mahkeme de kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle, başvurunun içeriğine dahi girmeden kabul edilemez bulmuştur.

Yapılan bireysel başvurudaki konunun ehemmiyetinin, başvuruyu yapanlar tarafından anlaşılmadığı kanaatindeyim. Başvurunun bir dernek ismi üzerinden yapılması yerine, bu hakkı ihlal edilen diğer gerçek kişiler tarafından yapılması halinde, bu kriter kolayca yerine getirilecekti. Ancak ne hikmettir ki, bu vesile ile derneğin ismi tüm ülkede duyulmuş oldu. Anayasa Mahkemesi’nin hukuktan uzak, yanlış bir karar verdiğini düşünenler, öncelikle başvuruyu yapanın nasıl ve ne şekilde, hangi amaçlar ile yaptığını araştırmaları lazımdır.

İkinci bir husus, Ayasofya’nın ibadete açılmasının bürokratik olarak çokta bir zahmeti yoktur. Ancak, ne zaman ve hangi siyasi kaygılar ile açılacağı yahut kapalı tutulduğunu biz bilemeyiz. Tıpkı, 2004 yılında Başbakanlığın bu başvuruları dikkate dahi almayıp, şimdi aynı iktidar sahiplerinin Ayasofya edebiyatını herkesten daha güzel yapmasını bir türlü anlayamadığımız gibi. Diplomatik kaygılar konusunda ise sözlerinizi icraata dökmenin bir fırsatıdır. Buyrunuz, yapınız.

Şakir EKİNCİ






[1] Hüseyin EKİNCİ, Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuruda Kabul Edilebilirlik Kriterleri ve İnceleme Yöntemi

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN SON AYASOFYA KARARI

Geçtiğimiz günlerde Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği tarafından, Ayasofya’nın ibadete açılması için, Anayasa...